Her şeyin bir sesi vardır ve bu sesi ancak susanlar duyabilir.
Bertan Rona
Sessizlik de şarkıya dahildir.
Miles Davis
Her şeyin bir sesi vardır ve bu sesi ancak susanlar duyabilir.
Bertan Rona
Sessizlik de şarkıya dahildir.
Miles Davis
Fikr-i sabit, sabit fikirli, inatçı; olmayın.
Bu çok güzel bir tespit ya da öneri. Derin çünkü. Üzerine uzun süre düşünülecek şeyler söyleyen az ve bizim, bu tür kişilere ihtiyacımız var.
*
Murat Bey takibi hak eden bir sözcü. Tanımadığımız taraflarını anlatıyor hayatın, tavsiye ederim.
Mantıklıdırlar.
“Bazen öyle şeyler söylüyor ki…” dediğimizde budur zaten. Doğrudan ve öze dair olanı yakalarlar.
STK birikimleri:
(2017’den)
pavyon çıkışı mis kokulu memeden koko çekerken pederin arabayı ferrariye vursam bu kadar nefret edilen biri olmazdım. sığır gibi çalışmaktayım asla gelmeyecek gün dönümlerim beni bulsun diye.
kızamıyorum da kimseye, kesin bişey yapmışımdır tedirginliği üzerimde.
sultandördüncüvites@suItan4ncuvites
çalışmak bir gün bitsin diye hâlâ çalışıp durmak; çok büyük gerizekalı olduğumun kitaplara girecek kanıtıdır, an be an fotoğraflanabilecek olan.
az kaldı diye avunuyoruz ama doktor kapısında da geçmeye başladı zaman.
unutma badajoz’da bir pazar yeri var arka sokağı çöp kokan.
Çözüm ve çareleri zaten hazır ama henüz zamanı gelmemiş insanların sorunları gerçek değil; Onlar sadece sıkıntıdalar. Kurtarılacağından emin ama kurtarıcısının ona ulaşmasını bekleyen bir kazazede gibi. Gerçek sorun ise çareyi bilmediğinizde başlıyor.
Bu önkabullerinden ötürü, sorun değil sıkıntı yaşayan sözünü ettiğim insanların yaratıcılık kapasiteleri de sınırlanıyor gibi geliyor bana. Çünkü düşünmenin sorun çözmekle de bir ilişkisi var. Çözümünüz zaten belirli ve hazırsa, yapmanız gereken şey eylemek veya beklemek.
Sorunlarla baş edemeyen, hazır çözümlere sarılıyor. Önkabullerine tutunuyor.
Yemek yapamıyorsanız, hazır yemek (fast food) yiyorsunuz.
Fanatizm de fast thinking.
Yavaş yemek, yavaş okumak, yavaş düşünmek önemli. Sindire sindire.
Yavaş yaşamak önemli yani. Sindire sindire.
Fast food alışkanlığından çok bahsedildi ama fast thinking (hazır düşünme) onun kadar yaygın.
Dürtüsel cinayetlerdeki patlamanın arkasında bu da var.
Bence, hızlı okuma değil yavaş okuma kursları açılmalıydı; çünkü günümüzdeki gerçek yaygın ihtiyaç bu. Yaygın istek bu yönde olmasa bile. İsteğinize direnebilmeniz bir ego gücüdür; çünkü bazen, ihtiyaçlarınızı karşılayabilmeniz isteklerinize direnmenize bağlıdır.
Fast thinking ise isteğe teslim olmaktır. Açlığını bir an önce hazır gıdayla bastırmaktaki gibi. Erteleyememek yani.
“Küçük” meseleleri umursamamak ve kayıtsız kalmak da gerçeklikle ve sorunlarla baş edemeyip hazır veya hızlı düşünme sevdasından. Yemeğini hazır ve çabuk yiyen birinin “ayrıntıya” bakacak zamanı ve isteği yoktur. Oysa detayı bilen, bütünü de (zaten) biliyordur.
Derrida, affetmek zaten affedilemezi affeder diyordu. Gerçek çare de çözümü olmayan sorunu çözer. Çünkü sorun zaten çözümü bilinmeyendir.
Yaşamın özü toprak çünkü hayat, toprak gibi ektiğimizi verir bize.
Yasadır, ne ekersen onu biçersin.
O yüzden yaşamak bakıp da bağ etmek, dağa da kızmamaktır çokça. Şikayet yerine hareket etmektir özü bu itibarla.
Oldum, dememektir; vazgeçmemektir.
Mutluluk yerine huzuru, aşk yerine sevgiyi, konfor yerine özgürlüğü, gücü değil sorumluluğu, kurnazlıktansa sorumluluğu aramaktır ama illa ki aramaktır.
Güne bakmak, geceye doymaktır.
Çocuğa kediye gülüşe düşkün; nefese, söze, ele kıymet verir olmaktır.
Anlamak iyidir, kabullenmeye varırsa güzeldir. Güzeli aramaktır hep, güzeli bütünde bulmaktır.
Fayda yaratmaktır.
Yapmaktır, etmektir, ekmektir.
Esmektir, akmaktır, her şekle uymak lakin özünü bilmektir. Sudur yani. Rüzgardır yani. Ferahlatan, canlandıran, yaşatan olmaktır.
Yaşamın özü sendin.
Ne ara ev para araba haline geldin?
Dön.
Dört yanıma, dört yanına, dört mevsime dön.
Devran dönerken dön de, özüne dön.
Ve yaşa,
ve yaşat.
Şimdilik burada kalalım 🙂
”İnsanları istedim, insanları aradım -hep kendimi buldum
-ve artık kendimi de istemiyorum!” (s.112)Karl Jaspers, Nietzsche Nasıl Felsefe Yapıyordu?
— Kirilov (@asterion03) December 6, 2018
There are only three optimizations: Do less. Do it less often. Do it faster.
The largest gains come from 1, but we spend all our time on 3.
https://twitter.com/creachadair/status/1039602865831010305?s=09
Sadece üç iyileştirme vardır: Daha az yap. Daha az sıklıkta yap. Daha hızlı yap.
En büyük fayda 1’den geliyor, ancak tüm zamanımızı 3’te harcıyoruz.